İZTO ‘nun 2018 Nisan ayında yapılacak seçimlerinde başkan adayı olacağını resmen açıklayan KESİAD Başkanı Zeki Yöndem İZTO Başkanı seçilmesi halinde yapacaklarını, İzmir ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerini ve hedeflerini EGE Haber’e anlattı.
İZTO için başkan adayı olmaya ne zaman karar verdiniz? Takip ettiğimiz kadarıyla basında bir zamanlama hatası var..
Benim İZTO ‘ya başkan adaylığımı basında ilk duyurduğum tarih 28 Aralık 2016. Bir televizyon programında bu süreci resmi olarak başlatmıştım. 2017’nin başından beri de bu doğrultuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tabi bu süreci kıymetli çalışma arkadaşlarımız ile birebir görüşelim, istişarelerde bulunalım diyerek işlettik. Nihayet 24 Ağustos 2017’de Tarihi Hava Gazı’nda basın açıklaması yaparak “biz varız” dedim. Sonrada 28 Aralık’ ta yine yakın zamanda tekrarladım bu açıklamayı. Fakat sebebi nedir bilmediğim bir halde bir algı çalışması yürütüldü ve sanki biz adaylığını açıklayan ikinci adaymışız gibi lanse edilmeye çalışıldık. Onlara da saygımız var. Ama bizim çıkışımız çok eski bir yıl öncesinden. Biz bir yıl önce“İzmir ekonomisini İstanbul’dan sonra ikinci ekonomi yapacağız” diyerek çıktık.
Tabanla yani odaya mensup üyelerimiz ile sıcak temas halindeyiz, projelerimizi onlara anlatıyoruz. Seçimde oy verecek her bir esnafımıza saygı duyuyoruz. Sonuç her ne olursa olsun İZTO için hayırlı olacağını düşünüyoruz, onlara güveniyoruz.
İZTO’nun 2017 ‘de yaptığı son meclis toplantısında yaşanan gündem dışı“İZTO Vakfı İZTO’ya mı yoksa İZTO’nun kurucularına mı ait?” tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz olayın içerisinde değiliz. Bizler de sizin gibi olayı kamuoyunun bildiği oranda biliyoruz. O yüzden bizim dışarıdan müdahale etme gibi bir durumumuz yok. Fakat orada onurlu,itibarlı insanlardan oluşan bir meclis var. Bu insanlar eğer yanıltılıyorsa ve yanıldıklarını hissediyorlarsa en doğal haklarını kullanıyorlar, itiraz ediyorlar. “Vakıf “adı üzerinde İZTO ya ait bir kurumdur ve de kimsenin malı değildir. Vakıflar, herkesin istifade edeceği ortak bir değerlerdir. Bu değere sahip çıkacak olanlar da ticaret odası meclis üyeleridir. Sorumluluk onlardadır. Diğer tarafı kanun tarafıdır ki;“yasa koyucu, kollayıcı yetkililer görevlerini en iyi şekilde ifa edeceklerdir” diye düşünüyorum.
2018 Nisan’da yapılacak olan İZTO Seçimlerinde Zeki Yöndem başkan seçilirse İZTO ve İzmir’i neler bekliyor?
İzmir, Türkiye nüfusunun ikinci yoğun olduğu bölge. Genç, dinamik, yetişmiş insan gücüne sahip. Tam tersi şekilde mevcut yetişmiş insan gücünü değerlendirecek alt yapıda da bir o kadar boşluk var. Bu şu demek: Türkiye nüfusunda işsizlik oranı % 11.7 iken İzmir’de bu oran %20’lerde.
Bizim amacımız yetişmiş insan gücü dinamiklerini harekete geçirmek. İzmir, bir tarım havzası Ödemiş tek başına Türkiye’nin sütünün %25’ini üretiyor , verimli toprakları ve turizm potansiyeline sahip olması ile farklı bir konumda.
Çandarlı limanı açılacak olması, uluslararası havalimanı varlığı ile İzmir’de insan gücünü de bu zenginliğe katıp daha da gelişmek mümkün. İzmir’i daha ileri ekonomik seviyeye çıkartmak için İzmir – İstanbul Otoyolu, İzmir – Ankara Hızlı Tren Hattı, Çandarlı Limanı ve İzmir Körfez Geçiş Projesi gibi yatırımların tamamlanması gerekiyor. İzmir’de daha çok uluslararası fuar ve kongre düzenlenmesi ,İzmir’den yurtdışına ana merkezlere ulaşım bağlantılarının arttırılması ve nitelikli iş gücüne daha fazla iş sahası açılması gerekiyor. Burada bize düşen sadece proje üretmek ve gençleri de bu projelere dahil etmek. Eğer bunu başarabilirsek İzmir, turizmde, sanayide ve tarımda da ileri seviyeye yükselir. Bizim farkımız; projelerimiz. Teveccüh gösterirlerse bu söylediklerimizin ‘gerçekleşebilir hayaller’ olduğunu göstereceğiz. Seçilelim ki biz de bir numaralı proje ile İzmir’i ikinci büyük ekonomi konumuna taşıyalım.
Biz yurtdışına seyahat eden değil, yurt dışından iş adamları getiren bir yönetim olacağız.
Mesela; Çeşme 16 Eylül’den 15 Mayıs’a kadar kapalı. Oysa uluslararası havalimanımız var. İzmir’in kışı ılıman geçtiği için bir çok kuzey ülkesi için bulunmaz bir nimet. Bu avantajımız ile otellerin ölü sezonlarını hareket geçirebilmek mümkün. Ayrıca İzmiri organizasyonlar, toplantılar merkezi haline getirebilirsek Fuarlar şehri ünvanına layık hale getiriz. Siz, şehri dinamik tutmayı başarır, projeler üretirseniz, 4- 5 uçak günde fazladan şehrinize indirebilirsiniz. Mümkündür bu. Peki gelen insanlar nerede kalacak? Tabi ki bu bahsi geçen otellerde. Kültür turizmi yapabilirsiniz; tarihi zenginliğimiz var. Bir gün keyif turu yaptıracak olsanız, alışveriş merkezlerinde ve geleneksel esnafımıza bırakacakları döviz ile şehre ciddi bir girdi sağlanır. Paralar şehrinize, dolayısıyla ülkenize döviz geliri sağlar.
Sağlık turizmi yapmak mümkün. Birbirinden güzel kaplıcalarımız var. Güzellik ve estetik turizmi bile yapabilirsiniz. Dünyaya göre ucuz ama en iyilerini biz yapıyoruz. Çok kıymetli doktorlarımız var. Onların hastaları buraya geldiklerinde düşünsenize hem tatil, hem sağlık alanında bunların hepsi size katma değer sağlayacak.
Türkiye’de açıklanan büyüme rakamlarının vatandaşın alım gücüne neredeyse hiç yansımıyor olmasını nasıl görüyorsunuz?
Son 10 yıldır “orta gelir” diye bahsedilen bir tuzağa düştü Türkiye.İnovasyon çalışmalarımız zayıf kaldı.Katma değeri yüksek ürün üretimine geçemedik. Katma değeri yüksek ürün yapmadığınız sürece ihraç ettiğiniz malda çok fazla rakibiniz çıkıyor. Pazarı kaptırmamak için fiyat kırdığınızda rekabetteki kârınız düşmüş oluyor. Teknolojik yatırımlara artık yönelmemiz şart. Bunun için de bizlere liderlik yapacak olan, odalar, bakanlıklar ya da sektör temsilcileridir. Her sektörün parlayan yıldızları ,uzmanlaşmış olanları var , bunları artırmak mümkün. Eğer firma zarar ediyorsaonların yerine geleceğe taşınabilir, çağa daha çok uyum sağlayacak yatırımların desteklenmesi lazım.
Gençlerimizin artık teorinin yanı sıra uygulamada da aktif olacağı mesleklere yönelmeleri şart. Bunun için de meslek liselerinin artık, dünya vatandaşı yetiştirir bir form alması gerekiyor. Benim önerim “meslek kolejleri” kurularak yazılım, donanım, kodlama ile birlikte yabancı dil sorunu yaşatmayan kurumların hayata geçmesi. Çünkü artık sanayide robotlar dönemi başlıyor. Mesela kendi tesislerimiz kaynak robotlarına geçtik. Neden? Çünkü onu yapacak insan bulamıyoruz. Onun yerine kaynak robotuna operatörlük yapabilecek nitelikte insan arıyoruz. Şu an bana mavi yakalı insan al deseniz 20 tane alırım. Ama bulmak güç. Sanayide iş var, yapacak eleman yok. Dışarıda da bir sürü mühendis var ama işsiz. Bu durumun alt nedenlerine bakılmalı. İstihdam politikası sağlıklı oluşturulmalı. Bunun için gerekirse sanayici ile eğitimciler bir araya getirilerek fikir teatisinde bulunulmalı. İnanın bu atıl haldeki iş gücü harekete geçirilirse gerek Türkiye’nin gerekse İzmir’in sırtı yere gelmez.
Bir de artık eski alışkanlıklarımızdan vazgeçmenin zamanı geldi. Zaman öyle bir zamanki homeofise müsait. Gençlerimiz ellerinde bir laptop ile yurt dışında ekonominin dinamosu dediğimiz şehirlere gitseler şöyle bir etraflarına baksalar, iyi gözlem yapsalar. Orada ne var burada ne yok? Sorusuna cevapları bulsalar yeter. İşleri gittikleri şehri gözlemleyerek fethetmek bile olabilir.
Peki başkanım robotlar dediniz. İşsizlik oranının da İzmir’de can sıktığı aşikar. Robotların sanayide işçi konumuna taşınmasının işsizliğe nasıl bir etkisi olur?
Biz imalat sektöründeyiz. Otomasyona geçmeyi düşünüyoruz. Ama mavi yaka bulamıyoruz. Çünkü insanlar diyor ki; “bu iş kirli, çalışmak istemiyorum”. Burası sanayi burada iş var ama kimine zor, kimine kirli. Öteki tarafta da işsizlik almış başını gitmiş. Endüstri 4.0’a geçildiğinde bunları iyi yönlendirmemiz lazım. Yüksek teknolojiye göre kendini yetiştirebilen gençlere ihtiyacımız var. Otomasyonu yönlendirebilecek, otomasyonu üretebilecek yeri geldiğinde bir sorun olduğunda ona müdahale edebilecek donanıma sahip gençlere muhtacız. İletişim ile ilgili bir ürün üretmek ise şayet niyetiniz, yine bilgisayarda tüm dünyaya yayılabilecek yapıda ürünler üretmekte fayda var.
Son olarak şunu belirtmek isterim; Atatürk’ün çok güzel ifade ettiği gibi “çalışmadan, yorulmadan rahat etmek isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hüviyetlerini sonra istikballerini kaybederler.” O yüzden biz çok çalışacağız, azmedeceğiz, sabredeceğiz ve başaracağız. Sebat eden her zaman kazanacaktır.
EGE HABER













