Köşe yazarımız Psikolog İlayda Adıgüzel, ‘Aldatmanın Psikolojisi’ konulu bir yazı kaleme aldı. “Aldatmanın ve aldatılmanın psikolojisinden bahsetmeden önce bu yazıya size bir soru sorarak başlamak istiyorum. Yeni bir ilişkiye başlarken ya da flört dönemindeki siz ile bugünkü siz aynı kişi mi?
Romantik ilişkilerin temelinde tutku, aşk, heyecan, sevgi, saygı ve sadakat gibi duygular olmalıdır. İlişkinin başlamasını sağlayan duygular her zaman aynı seviyede kalmayabilir değişir, dönüşür, gelişir hatta bitebilir. Var olan birlikteliği devam ettirebilmenin en büyük anahtarı duyguların değişip dönüşebileceğinin bilincinde olmak ve bu süreci en sağlıklı şekilde yürütebilmektir. Aldatmayı, duygusal ve fiziksel aldatma olmak üzere iki çeşide ayırmak mümkündür.
Aldatmanın temelinde çoğu zaman bir arayış yatar. Aldatma kişinin hayatındaki boşlukları doldurma ihtiyacının sonucudur. Bu boşluklar bazen fiziksel bazen de duygusal olabilir. Kimi zaman da bağlanma stilleriyle ilişkilendirilebilir. Aldatmanın birçok nedeni olabilir.
Kendisini partnerinden daha üstün gören, insanların aldatma olasılığı daha fazladır. Aynı zamanda bağımlı kişilerde de aldatma çok fazla görülür. Bazen karşı tarafa çok bağlı olup ilişkilerindeki sorunları çözemeyen ve bağlandığı insandan kopamayan insanlar hayatındaki problemlerden kaçmak ve çoğu zaman fiziksel olmayan duygusal ihtiyaçlarından dolayı aldatmaya yönelirler.
Duygusal Aldatma: Bu tip aldatmalar ağırlıklı olarak çatışma içindeki bireyin psikolojisini yansıtır. Yani kafasında oturtamadığı, ortamın uygun olmadığı, karar almak yerine heyecanı yaşamak amaçlıdır. Uzaklık, merak, ilişkisindeki mutsuzluk, hayranlık, heyecan arayışı gibi etmenler duygusal aldatmayı doğurur. Ağırlıklı olarak kadınlarda görülür. Kendi ilişkisindeki boşluğu, yanlış evliliğinin eksikliğini, kendilik değerini bu tip bir ilişki şekliyle doldurmaktır.
Fiziksel aldatma: Kişi eşiyle cinselliği üst düzeyde yaşasa bile aldatabiliyor. Büyük oranda erkeklerde görülür. Toplumumuzda erkekliğin bir güç simgesi olarak ifade edilmesi, erkeklerin ise her zaman en iyisini ve en güzelini elde etme hırsı, kişinin eşiyle yaşadığı problemler, evlilikteki çatışmalar ve huzursuzluklardan dolayı cinsel aktivitenin kalitesinin düşük olması bu tür aldatmaları doğuruyor.
Yaşamda hiçbir şey birdenbire gerçekleşmez. birden bire boşanmaz, birden bire de aldatmaya başlamaz. Çünkü ilişkilerdeki tıkanma ve tükenme bir süreçtir. Her ilişkide aslında aldatma aşamasına geçilmeden yaşanan durumlarla sinyaller verilmeye başlar. Bu sinyaller hissedildiği anda önüne geçmek mümkündür. Bu aşamada sorunlar fark edilip, sorunları çözmek için çaba sarf etmek eğer sorun hala çözülemiyorsa destek almak önemlidir. Çift terapisine “aldatma” kriziyle başvuran danışanların sayısı azımsanamayacak kadar fazladır.Evlilik içinde yaşanan bu kriz bireyler üzerinde yıpranmaya yol açabilir. Travma etkisi bireysel olarak kişilerin üzerinde olumsuz duyguların şiddetlenmesine bunun sonucu olarak ruhsal bozuklukların gelişmesine zemin hazırlayabilir.Sadakatsizlik ilişki içinde yaşanan bir ilişki problemidir. Bu yüzden ilişkinin devamına karar verildiyse çift olarak destek almak ilişkinin yeniden onarılması için sağlıklı olandır. Fakat bazı durumlarda bireysel destek almak da önemli olabilmektedir. Çünkü duygusal travmanın etkileri kişiden kişiye değişkenlik gösterir.”
