SON DAKİKA
Reklam Kodu r004Reklam Kodu r004
Reklam Kodu r004Reklam Kodu r004

Tarımda kırmızı alarm… Üretici de firmalar da batıyor!

Bu haber 17 Ocak 2025 - 23:12 'de eklendi.

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, 2024’te çiftçinin çok büyük darbeler yediğini belirterek, “Belini doğrultamaz hale gelen üreticiyle birlikte, çiftçiye gübre, tohum, ilaç veren firmalar da alacaklarını tahsil edemediği için iflasın eşiğine geldi. Mevcuttaki çiftçiyi kırsalda tutamazsak, tarımda çökeriz” sözleriyle tarımın fotoğrafını ortaya koydu.

TÜRKİYE’NİN en mutsuz üretici kesimi olan çiftçiler, 2025 yılına 785 milyon lira borçla girdi. Ürününün karşılığını alamayan, zararına üretim yapan çiftçi, GSMH’dan yüzde 1’lik payını da alamayınca çaresizlikten tarlasını satmaya başladı. Üreticinin yaşadığı bu sıkıntı yetmezmiş gibi gıda enflasyonu da zirve yapınca, tüketici de zora düştü.Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre gıda fiyatları dünyada yıllık yüzde 6,7 oranında artarken, ülkemizde 43,6 olarak gerçekleşti. Bu acı tablo, hem çiftçileri yol ayrımına getirirken, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Dr. Hakan Çakıcı da tarımın fotoğrafını çekerek çok önemli değerlendirme ve uyarılarda bulundu.

KİLOSU 4 LİRADAN SÖZLEŞME YAPIYOR, 1 LİRAYA ZOR SATIYOR

PAZAR ve manav tezgahlarında lahananın 50, biberin 120, kıvırcık marulun 40, sarımsağın 250, domatesin 60, pırasanın 50, karnabaharın 60, portakalın 50 lira olduğunu hatırlatan Başkan Dr. Hakan Çakıcı, 2024 yılının, çiftçi açısından en çok darbe yediği yıl olarak tarihe geçtiğini söyledi. 2025’ten de pek ümitli olmadıklarının altını çizen Başkan Çakıcı, şunları söyledi:“Sanayiye ürün veren çiftçi, domates başta olmak üzere pek çok üründe inanılmaz zarara uğradı. İnsanlar traktörleriyle yolları kapadı, isyan etti. Bu isyan boşuna değildi. İnsanlar o kadar çok zarar ettiler ki, çıldırdılar adeta. Ne yetiştireceğini bilemeyen bir çiftçi profili var karşımızda. Ne ekersem, ne dikersem para kazanabilirim diye adeta papatya falı açıyor. Bir yığın masraf ederek ekimini yapıyor, hasada kadar sürekli artan rakamlarla mücadele ediyor, ürününü kaç liradan satacağı belli değil. Sözleşme yaptığı, kilosu 4 liradan satın alınması belgelenmiş ürününü 1 liradan zor satıyor. Batan çiftçilerin sayısı o kadar fazla ki, borcunu ödeyebilmek için tarlasını satıyor. Sadece çiftçiler değil, çiftçiye hasat zamanı geri ödemek koşuluyla gübre, ilaç, tohum veren şirketler de iflasın eşiğine geldi. Onlar da yaşam mücadelesi veriyor.”

“ÇİFTÇİ profili de değişiyor. Yeni nesil bir çiftçi de var. Hobi merkezli, şehirden köye gitmek isteyen bir kesim oluştu. Ya da sermayenin tarıma girişi var. Ne yazık bu çiftçilik türü, sağlıklı bir şey değil. Çiftçilik bir kültürdür. Kırsalda yaşayıp üretmek, küçük çiftçi olmak farklı bir şey ama biz bu kesimi kaybediyoruz. Dünyada gıda fiyatları yüzde 6 artmış,bizde 43,6 artmış. Türkiye çok ayrıştı.  Çiftçi, zarar etmese, hiç olmazsa karnını doyuracak kadar para kazanmış olsa bile rakamlar bu seviyeye gelmezdi. Ürettiğinin karşılığını alabilse, o kadar borçlanmazdı elbette. Refah payı bıraksak azıcık, çiftçi çiftçiliği bırakmaz. Gençleri köyde zaten tutamıyoruz. Ülkenin ekonomik kararlarını, tarımdan ayırmak mümkün değil. Çiftçinin durumu böyle de tüketicinin durumu farklı mı? Bu kadar büyük oranda gıda enflasyonunun olması, çok ilginçtir. Bizdeki gıda enflasyonu, ürün yokluğundan kaynaklı bir enflasyon değil. Ürün yok da fiyatı ondan artıyor diyemeyiz, ürün var, hem de bol miktarda var. Maliyet enflasyonu artı lojistik enflasyonu var. Tarlada 5 lira olan bir ürünü, tezgahta 25 liraya alabiliyoruz.”

Reklam Kodu r028.Reklam Kodu r029Reklam Kodu r030.Reklam Kodu r031

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.