Torbalı Basın Birliği yazarlarından Muhittin Cengiz “Çok Endişeliyim Çook” başlıklı bir yazı kaleme aldı…
Neden diye sormayın?
Ülkemiz amma şöyle, amma böyle yavaş ve sessizce elden çıkıyor.
Nitelikli değerlerimiz dışarı çıkarılırken, biz içeride demografik, zihinsel ve yaşam tarzı olarak Araplaşıyoruz.
Oysaki ömrümüzü verdik Vatanımız/Anadolu’muz, Milletimiz adına… En az elli yılımız bu uğurda gitti. Sonuçta geldiğimiz yer belli !
Yazık oldu, çok yazık.
İnsanların bu dünyadaki zorlu yaşamları ile ilgilenmek yerine, onları öbür dünya beklentileriyle yönetmeye çalışıyorlar/ yönetiyorlar.
Ömrümüz inançlarımızı tartışmak ve birbirimize dayatmakla geçiyor.
Oysaki Dünya bilimle, ilimle, teknolojik gelişmeyle, insanların mutluluğuyla ilgili…
Yapmayın, etmeyin Ülke’nin değerlerini parça parça satmayın. Sattığınız değerleri yarın geri alamazsınız. Oralardan geri çekilmek ve de yeni sahiplerine terk etmek zorunda kalırsınız.
Kısa vadeli çıkarlar hoşunuza gidebilir. Bununla övünüp bundan bir övünç hikayesi de oluşturabilirsiniz. Ama gittiğiniz yol çıkmaz yol ve geri dönüşü yok.
Satmak derken, yalnızca vatan toprağını satmaktan bahsetmiyorum.
Beynimizi, düşüncemizi Arap gelenek ve göreneklerine, yaşam tarzına uydurmak da bir satma dır.
İnanç kaynaklarımızı Araplaştırmak da bir anlamda satmaktır.
Üretim ilişkilerimizi dahi bu anlayışa göre dizayn etmek de bir satmadır.
Bu ciddi satış ortamında yapılacak “Al gülüm, ver gülüm yerel seçimini” dahi oldukça önemsiz buluyorum.
Şimdilik böyle düşünüyorum.
Demem o ki yerel seçimler dahi bu ciddi sorun içerisinde bir detay durumundadır.
İşin kötüsü de ne, biliyor musunuz?
Bunu bir örnekle açıklayayım.
Bir belgeselde izlemiştim. İki Geyik aralarında kızışmış öyle bir boynuz kavgası içindeler ki…
Onlar kavga içinde boynuz boynuzayken arkadan Arslan gelmiş bir o geyiğe bir bu geyiğe saldırıyor. İkisi de tehlikenin ciddiyetinde değil hala boynuz kavgasındalar.
Bu durumdaki Geyiklerin sonu nedir? En azından birisinin.
Varın siz tahmin edin.
Demem o ki hiç olmazsa boynuz kavgasını şimdilik erteleyin.
Yoksa…
Yoksa ne?
Kavga edecek zemin dahi bulamazsınız.