Tınaztepe Torbalı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Semih Ağanoğlu, havaların soğumasıyla birlikte astım, bronşit ve kronik akciğer hastalarının arttığını, grip veya pnömoni (zatürre) nedeniyle acil servislerde doluluk yaşandığını söyledi
HAVALARIN soğumasıyla birlikte kişiler kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçiriyor. Bu durum bulaşıcı hastalık riskini daha da artırıyor. Havaların soğumasıyla astım, bronşit ve kronik akciğer hastalarında grip veya zatürre nedeniyle acil servislere başvuru oranlarında artış yaşandığını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Semih Ağanoğlu, “Kışın soba ve kaloriferlerin yanması nedeniyle ortama salınan karbondioksit, karbonmonoksit, kükürt dioksit, azot oksit gibi gazlar bronşlarda daralmaya yol açarak astım ve KOAH ataklarını tetikliyor” dedi. Halk arasında zatürre olarak da adlandırılan pnömoni hastalığının, akciğer dokusunun bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroorganizmalar tarafından meydana getirilen iltihabı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ağanoğlu, “Asidik ve alkali gazların solunması ile de pnömonik tablo meydana gelebilir” diye konuştu.
ŞİKAYETLER
“PNÖMONİDE şikayetler etken mikroorganizmanın türüne göre değişiklikler gösterir” diye sözlerine devam eden Tınaztepe’li Uzman Doktor, “Bakteriyel pnömonilerde genellikle ateş, üşüme ve titreme ile başlar ve gittikçe yükselir. Öksürük başlangıçta kuru vasıftadır. Ancak daha sonra öksürükle beraber normal yapıda ya da iltihaplı balgam da görülür. Hastaların en çok rahatsızlık bildirdikleri şikâyetleri yan göğüs ağrısıdır. Yan ağrısı, akciğer zarlarının tahrişi sonucu meydana gelir. Öksürükle, nefes alıp vermekle ağrıda artış olur. Hastalığın yaygınlık derecesine göre hastalarda nefes darlığı ve el, ayak ve dudaklarda morarmalar görülebilir. Bu tablolar ancak yaygın hastalığı olanlarda gözlenir. Hastalarda genellikle halsizlik, iştahsızlık, kırgınlık gibi genel şikâyetler de bulunmaktadır. Etken mikroorganizmanın türüne göre nadiren kanlı balgam şikâyeti de izlenebilmektedir” dedi.
DEĞİŞİK BULGULARA RASTLANABİLİR
PNÖMONİLİ hastalarda genel durumun bozulabildiğini, hastalığın bulunduğu tarafın solunuma katılımında azalma olduğunun izlenebildiğini ve hastanın yan ağrısını azaltmak için o tarafa doğru eğildiğinin görüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Ağanoğlu, “Hastada dinleme bulgusu olarak hastalığın dönemine göre değişik bulgulara rastlanabilir. Erken ve geç dönemlerde hasta olan akciğer alanlarında ral denilen anormal sesler duyulabilir. İltihabın yoğun olduğu dönemlerde ise bronşial solunum sesleri duyulmaktadır. Olaya akciğer zarları da karışmış ise, bu alanda frotman adı verilen ve akciğer zarlarının sürtünmesi ile oluşan anormal sesler duyulabilir. Hastaların kalp atım sayısında artış mevcuttur. Nabız sayısı da artmıştır ve düzensiz nabız olabilir. Tansiyon değerleri normal sınırların altına düşebilir.
TEDAVİ
“PNÖMONİ tanısı konulan hastalara öncelikle destek tedaviler uygulanmalıdır” diye sözlerine devan EDEN Tınaztepe’li Göğüs Hastalıkları Uzmanı, “Hastanın odası sıcak ve nemli olmalıdır. Sıvı ihtiyacı giderilmeli, ileri derecede su kaybı olan hastalara serum tedavisine geçilmelidir. Ağrı ve ateşi olan hastalara ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçlar verilmeli, tedaviye balgam söktürücü ilaçlar eklenerek balgam atılması kolaylaştırılmalıdır. Tedavi sonlarına doğru balgam çıkaramayan, ileri derecede rahatsız edici öksürüğü olan hastalara öksürük kesici ilaçlar verilebilir. Hastalığın asıl tedavisi ANTİBİYOTİK tedavisidir. Hastalığın etkin tedavisi etken mikroorganizmanın tespiti ile mümkün olacaktır. Eğer mikroorganizma tespit edilmiş ise buna yönelik etkili antibiyotikler uygulanmalıdır. Eğer ilaç duyarlılık testleri yapma imkanı olursa, bu testlerin neticesine göre uygun antibiyotik verilmelidir. Ancak etken mikroorganizmanın tespit edilemediği durumlarda ise geniş spekturumlu antibiyotiklerle tedaviye başlanmalıdır” şeklinde konuştu.
