Torbalı Kültür Sanat ve Eğitim Derneği (TOKSED), kamuoyunda MESEM olarak bilinen Mesleki Eğitim Merkezlerine ilişkin dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, MESEM uygulamasının çocuk işçiliğini meşrulaştırdığı savunularak, eğitim politikalarının sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirildiği vurgulandı.
TORBALI Kültür Sanat ve Eğitim Derneği (TOKSED), kamuoyunda MESEM olarak bilinen Mesleki Eğitim Merkezlerine ilişkin dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, MESEM uygulamasının çocuk işçiliğini meşrulaştırdığı savunularak, eğitim politikalarının sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirildiği vurgulandı.
TOKSED tarafından yapılan açıklamada, bir ülkenin en temel sorununun eğitim olduğu belirtilerek, çocuk işçiliğinin eğitim politikalarından ve iktidarın ekonomik tercihlerinden bağımsız değerlendirilemeyeceği ifade edildi. Açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki Eğitim Merkezlerinin fiilen ucuz çocuk işçiliğinin yasal bir kılıfı hâline geldiği dile getirildi.
DERNEK tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bir ülkenin belki de en temel sorunu eğitimdir. Eğitim; bir ülkenin geleceğini, bir halkın karakterini, yaşam biçimini ve değerlerini belirler. Bugün kanayan bir yara hâline gelen çocuk işçiliği sorunu, eğitim politikalarından ve iktidarın ekonomik tercihlerinden bağımsız düşünülemez.
Kamuoyunda MESEM olarak bilinen Mesleki Eğitim Merkezleri, fiilen ucuz çocuk işçiliğinin yasal bir kılıfı hâline gelmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bu merkezlerde bugün yaklaşık 500 bine yakın çocuk, “öğrenci” statüsü altında çalıştırılmaktadır. Oysa bu çocukların öğrencilik haklarından yararlanması, güvenli ve pedagojik bir eğitim ortamında bulunması gerekir.
Ancak CHP Milletvekili sayın Turan Taşkın Özer’in verdiği soru önergesiyle ortaya çıkan tablo bunun tam tersidir. Yüzlerce çocuk iş kazası geçirmekte, onlarcası hayatını kaybetmektedir. Ölümleri sadece sayılarla ifade eden bir anlayış ayrıca sorgulanmalıdır. Çünkü kaybedilen iki şey geri getirilemez: zaman ve can.
Mesleki Eğitim Merkezleri, Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin bir parçası olarak zorunlu eğitim kapsamına alınmış kurumlardır. Eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezleri, 9 Aralık 2016’da alınan kararla örgün eğitime dâhil edilmiştir. Meslek liselerinde öğrenciler ağırlıklı olarak okulda teorik ve atölye eğitimi alırken, MESEM’de öğrenciler haftanın en az dört günü işyerlerinde, yalnızca bir günü okulda bulunmaktadır.
Bu sistem; eğitimciler, akademisyenler ve birçok siyasetçi tarafından haklı olarak sert biçimde eleştirilmektedir. Çünkü mesleki ve teknik eğitim, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirilmekte, çocuk işçiliği Milli Eğitim Bakanlığı eliyle meşrulaştırılmaktadır. Yapılan yatırımlar; okul ve atölye donanımına değil, çocuk işçi çalıştıran işverenlerin mali yükünü azaltmaya yöneliktir.
Amaç nitelikli, yetkin ustalar yetiştirmek değil; sermayeye ucuz iş gücü sağlamak olunca, çocukların kaderi işverenlerin insafına bırakılmaktadır. İşyerlerinde ne pedagojik formasyon ne de iş güvenliği yeterince vardır. Çocuklarımızın yalnızca canları değil, çocuklukları da harcanmaktadır.
Torbalı Kültür Sanat Eğitim Derneği olarak bu yıl MESEM kapsamında çalışan 87 çocuk işçinin iş kazası geçirmrsnii, Bu çocuklardan 17 sinin çalışırken hayatını kaybetmesini içimize sindiremiyoruz. Yetkililer protokollerden söz ederken, ölümlerin nasıl gerçekleştiğini açıklayamamaktadır.
Yaptığımız görüşmelerde yetkililer “programda sorun yok, sorun işyerlerinde” derken; çocuklar, kendi alanları dışında her işte çalıştırıldıklarını, kötü muameleye maruz kaldıklarını ve ücretlerini ya geç ya da eksik aldıklarını anlatmaktadır.
Bu sorunun temelinde, iktidarın sermayenin kârını önceleyen anlayışı yatmaktadır. Oysa çocuklar bu ülkenin geleceğidir. Ana sınıfından üniversiteye kadar parasız, erişilebilir, nitelikli, demokratik, bilimsel ve laik eğitim herkesin hakkıdır.
Meslek liseleri; içi boşaltılmış, gençlerin geleceksiz bırakıldığı kurumlar olmaktan çıkarılmalı; hem akademik hem de teknik donanıma sahip, gerçek eğitim yuvaları hâline getirilmelidir. Patronlara aktarılan kaynaklar, meslek liselerinin atölyelerine ve donanımlarına aktarılmalıdır.
Önümüzde iki yol vardır:
Ya çocuklarımızın bu sistem içinde sömürülmesine ve ölmesine sessiz kalacağız,
ya da demokratik ve hukuksal haklarımızı kullanarak birlikte mücadele edeceğiz.
Bu amaçla önümüzdeki günlerde bir panel, söyleşi ya da çalıştay düzenlemeyi hedefliyoruz. Eğitim sendikalarını, demokratik kitle örgütlerini, dernekleri ve siyasi partileri; çocuk işçiliğine, sömürüye ve MESEM düzenine karşı bir araya gelmeye çağırıyoruz.
Çocuklar ölmesin.
Demokratik bir eğitim için birlikte mücadele edelim.”













