Tınaztepe Torbalı Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Bahar Dayan, psikozun, gerçekleri anlama yetisinde kayıp, gerçeklerle hayal dünyasının karıştığı, psikoz gerçeklikle bağlantınızı kaybetmenize neden olacağını söyledi.
Psikoz sebebiyle gerçek olmayan şeyleri görebilir, duyabilir veya inanabilirsiniz. Psikoz bir hastalık değil, sendromdur. Zihinsel veya fiziksel bir hastalık, madde bağımlılığı yani maddeyi kötüye kullanımı ve bağımlılığı, aşırı stres, kaygı veya travma psikoza neden olabilir. Aynı zamanda genel, şemsiye bir tanıdır. Genç erişkinlerde daha fazla ortaya çıkan bu sendrom çoğu zaman psikotik bir deneyimden sonra tam iyileşme görülür. Tınaztepe Torbalı Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Bahar Dayan, her 100 gençten 3’nün yaşamlarının bir döneminde psikotik belirtiler yaşayabildiği bildirildi. Dayan, “Semptomlarda genellikle düşüncede bozulma cümlelerin sırasının karışması anlamsız uçuşan konuşmalar, bir diyalogu sürdürmekte güçlük, düşünce üretme hızında artma ya da azalma olabilir. Beraberinde yanlış inanç ve düşünceler ve inanışlar görülmektedir. Psikotik epizot(dönem) döneminde kişinin mantıklı düşünce ve kanıtlarla değiştirilemeyen ve sanrı adı verilen yanlış inançlara sahip olabilmesine sık rastlanır. Örneğin, sıradan bir kişi olduğu halde polis tarafından arandığını, yemeğine onu zehirlemek için birilerinin ilaç koyduğunu iddia edebilir. Sosyal ortamda ve konuşmalarda olayları ve konuşmaları kişisel algılaması gibi şarkıların, sözlerin, şiirlerin ona yazıldığına inandığı gibi kendisinin sosyal medya tarafından izlendiğini, evinin kameralarla izlendiğini düşünebilir” dedi.
RENKSİZ BİR HAYAT YAŞARLAR
“Semptomların beraberinde halüsinasyonlar psikoz esnasında kişi olmayan sesler, kokular duyabilir, olmayan nesneler görebilir” diye konuşan Tınaztepe Torbalı Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Bahar Dayan, belirli bir neden olmadığı halde kişinin duyguları olumsuz değişiklikler gösterebilir. Dünyayı, çevresini yabancı, kendi vücudunu değişmiş gibi görebilir vücudunun ona ait olmadığını hissedebilir. Yoğun çöküntülerle heyecanlar, pozitif semptomlarda ise kendi medhi, peygamber ya da önemli biri olarak görür. Önemli biri olduğunu ve farklı olduğunun inancına girebildiği gibi bir de beraberinde yoğun sanrılara içinde olur. Bu sanrılar psikoz süreci farklı bir alana çekerek yaşamın içinde yer almaya başlar. Sanrı türlerini şekilde sıralanabilir.
Büyüklük Sanrıları: Çok değerli, önemli, güçlü, zengin olma gibi üstü bir kimliğe sahip olma veya kutsal bir güç veya şahsiyetle bağları olduğunu iddia etme sanrılarıdır.
Mignon Hezeyanı: Kendi anne babasından değil, önemli ayrıca varlıklı bir ailenin çocuğu olduğuna inanma
Küçüklük Sanrıları: Yaptıkları veya yanlış olduklarına inandıkları bir davranışları yüzünden toplum veya Tanrı tarafından cezalandırılmayı hak ettiklerine, hiç mal varlığının olmadığı veya her şeyin elinden alınacağına, hiç alakalı olmadıkları bazı felaketlerden kendi sorumlu olduğuna dair inançlardır.
Nihilistik Sanrı (Cotard Sendromu): Kendisinin, başkalarının ve dünyanın var olmadığı, sona erdiği şeklindeki sanrılardır. Bazı kişilerde aynı zamanda ölümsüz olduklarına dair inanç da gelişir.
Perseküsyon (Kötülük Görme) Sanrıları: Kendisine, bir yakınına, ailesine zarar verileceği, kötülük yapılacağı, elbirliği ile aleyhinde çalışıldığına inanma sanrılarıdır. Bu kişiler genellikle izlendiklerine, zehirlenmek veya öldürülmek istendiklerine dair inanç taşırlar. Kimi zaman paranoid düşünce olarak da adlandırılabilir.
Referans Düşünce ve Hezeyanlar: Kişinin başkalarının söz ve davranışlarından, çevredeki olaylardan kendisi ile ilgili anlamlar çıkarmasıdır. Kişi bu düşüncelerin yanlış da olabileceğine dair kuşku duyma
Dava (Hak Arama) Sanrıları: Bu sanrılar otoritelere karşı açılan bir seri davalar ve şikayetlerle görülür. Genellikle kişi haklarının yendiğine dair paranoid düşünce ile dava açar.
Kontrol Edilme Sanrıları: Kişinin isteklerinin, duygularının veya düşüncelerinin dış güçlerce kontrol edildiğine inanmasıdır. Bu sanrıların ortak özellikleri; kişinin büyük bir gücün altında olduğunu hissetmesi, bu gücün kendisine boyun eğdirdiğini düşünmesi ve kişinin kendini kurban olarak ele almasıdır.
Kıskançlık Sanrıları: Kişi eşin ya da romantik ilişki içinde olduğu kişinin başkaları ile ilişki kurduğuna inanır. Onları birlikte yakalamak için ayrıntılı planlar yapar ve kanıtlamak için ciddi çaba harcar. Çoğunlukla eşin tüm hareketleri yakından izlenir.
Erotomanik Sanrılar: Kişinin mevki, makam, statü veya zenginlik bakımından kendisinden daha yüksek konumda olan birinin kendine aşık olduğuna ilişkin sanrılarıdır. Genellikle kadınlarda rastlanır.
Somatik Sanrılar: Bedenin görünümü veya işlevleri ile ilgili sanrılardır. Kişi bedeninin bir şekilde hasta, anormal veya değişmiş olduğuna inanır.
Sanrısal Yanlış Tanımalar: Kişi ailesinin ya da çevresindeki diğer bireylerin değişmiş olduğuna, başkaları ile yer değiştirdiğine ilişkin geliştirdiği sanrılardır. Bu psikotik dönemde kişiler her zamanki davranışlarından farklılıklar gösterebilirler. Aşırı aktif ya da tamamen yalnızlaşarak renksiz bir hayat yaşarlar. Belirli bir sebep olmadığı halde gülme, kendi kendine konuşma görülür. Örneğin, bir tehdit olmadığı halde polisi arayıp takip edildiğini bildirebilir, ya da adliye giderek şikayet oluşturabilir ya da bir gerçekçe olmadığı halde tutumlarında ve davranışlarında gerçekte olmuş, varmış gibi bir bozulma yetisi gösterirler. Günlük yaşamları bir şekilde askıya uğrar, olumsuz işlevsellik, yavaş yavaş gösterdikleri sosyal izolasyon (arkadaşlardan ve aileden uzaklaşma), akademik başarıda düşüş, konuşma miktarında azalma, aktivitelere karşı ilgisizlik,iştah sorunları, soyut konulara artan ilgi (din, felsefe gibi konular ile aşırı düzeyde ilgilenme vb.), aşırı hareketlenme (yerinde duramama, huzursuz şekilde evin içinde gezinme vb.), aşırı alınganlıklar, sosyal anlamda geri çekilme (dış dünyadan kopma, kimse ile görüşmek istememe), ilgi gösterdiği aktiviteleri artık devam ettirmek istememe veya gündelik sorumluluklarını yerine getirmeme gibi belirtiler görülebilir. Düşünce ve davranışlarında değişimler gösteren kişinin, duygularında da değişimler söz konusudur” diye konuştu.
PSİKOTİK BOZUKLUĞUN ERKEN HABERCİSİ
Semptomların şiddeti ve biçimi bireyler arasında büyük farklılıklar gösterebileceğini anlatan Tınaztepe’li Psikolog, “Psikotik belirtiler gösteren kişilerin aileleri ve yakın çevrelerinde bu durum şaşkınlık ve tedirginlik ve üzüntü yaratır. Bu durum çevreye saçma ve anlamsız gelir. Ancak bu ilk Psikotik semptomların tanınması önemli olmakla birlikte tedaviyi hızlandırmak açısından ve hızla bir tedavi planlanması çoğu zaman bozukluğun daha sonraki gidişini belirler. Bu nedenle erken belirtilerin tanınması ve alanında uzman tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Bu erken semptomlar genellikle hafif, belirsiz, zor tanınır olabilir. Önemli olan hastalık sürecinde bu kişilerde değişikliklerin kalıcı ya da giderek kötüleştiğini saptayabilmektir. Bu erken dönemde bazı kişiler içe kapanıp çevre ile temaslarını keserek içe kapanarak ya da yalnız kalarak yaşarlar. Bazılarında ise duygu, düşünce hislerindeki değişiklikleri çevreleri ile paylaşırlar, ancak bu ilk dönemde açık biçimde yanlış inançlar ya da hayali sesler, görüntüler olmayabilir. Böyle bir durumlarda bir psikotik bozukluğun yaklaşabildiği konusunda dikkatli olmak gerekir. Eğer kişi daha şüpheci, üzüntülü, endişeli, gergin tahammülsüz, öfkeli hale gelmişse; Eğer kişi duygudurumda dalgalanmalar, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, enerji ve motivasyon kaybı, unutkanlık ve dikkat kaybı yaşıyorsa; Eğer kişi düşüncelerinde hızlanma ya da yavaşlama olduğunu, nesnelerin ve çevrenin her zamankinden değişik göründüğünü, kendi vücuduna yabancı hale geldiğini hissediyorsa; Kişinin ailesi ve yakın çevresi kişide davranış değişiklikleri, iş yapma becerisinde bir azalma, daha fazla içe kapanıklık, ilişkilerden ve sosyal hayattan kaçma olduğunu hissediyorlarsa bu durum bir psikotik bozukluğun erken habercisi olabilir. Bu belirtiler, okul iş yaşamı ya da kişiler arası ilişkilerde yaşanan strese bağlı kısa süreli değişiklikler de olabilir. Ancak bir Psikotik bozukluğun habercisi ise erken dönemde teşhis edilmesi kişiye çok büyük yarar sağlayacaktır. Birden fazla türü olan psikotik bozukluğun gerçek anlamda kişilerin yaşamlarını, etkileyen bu bozukluğun, ilaç tedavisi beraberinde psikoterapi almaları gerekmektedir. Tedavilerinde psikoterapi ekolü olan Bilişsel Davranışçı Terapi hastalığın yanlış inanç ve şemalarını düzeltme etkinliğinde tedaviyi başarılı bir şekilde düzeltiği, ve psikotik bozukluğu yarattığı etkiyi ve halen kanıta dayalı olarak etkinliği gösterilmiş başka bir psikoteröpatik yaklaşımın olmadığını söylemek mümkün. Bu nedenle günümüzde genel olarak tüm psikotik bozukluklarda ve diğer ruhsal hastalıklarda tedavi yönergelerinde Bilişsel Davranışçı Terapi önerilmektedir. Hastalığın süreçleri ve belirtileri derken; bu sebeple durumun erken dönemde bir uzman tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.















