Bipolar bozukluk tedavi edilmezse kötü sonuçlar doğurabilir
Tınaztepe Torbalı Hastanesi’nde görevli Klinik Psikolog Psikoterapist Bahar Dayan, manik depresif bozukluk veya manik depresyon olarak da bilinen, intihar ve ölüme yol açabilen, ciddi bir ruhsal hastalık olan ‘Bipolar Bozukluk’ hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İKİ uçlu duygu durum bozukluğu olarak da bilindiğini anlatan Dayan, “Bipolar bozukluk, iki farklı hastalık dönemiyle karakterize gösteren, ilerleyen iki uçlu bir ruhsal bozukluk ve eski adıyla manik-depresif hastalık olarak bilinir. Kişinin duygu durumu coşkunluk veya taşkınlık olarak adlandırılan manik dönem ile çökkünlük olarak tanımlanan depresif dönem arasında, iki uçta değişkenlik gösterir. Bu dönemler aralıklı olarak yatışıp daha sonra tekrar alevlenebilir ancak hastalığa ait dönemlerin birbirini takip etmesi, tanı için önemli kriterlerden biridir. Belli bir süre manik duygu durumunda olan hasta daha sonra hastalığın yatışması ile birlikte haftalarca hatta aylarca hiçbir belirti göstermeyip tamamen normal ruh haline dönebilir. Ancak hastalığın yeniden alevlenmesi ile depresif dönem başlar ve kişi belirli bir süre boyunca mutsuz, karamsar, kaygılı bir duygu durumun içerisinde olur” diye konuştu.
“20-25 yaşlarında başlayan bu uzun soluklu duygu durumu değişiklikleri, kişinin günlük yaşama uyum sağlamasını, iş ve akademik alanda başarılı olmasını ve kişiler arası iletişimi sorunsuz biçimde sürdürmesini fazlasıyla zorlaştırır” diye sözlerini sürdüren Dayan, “Hastalığın ortaya çıkışından büyük oranda genetik faktörler rol oynar ancak beyinde salgılanan bazı kimyasal bileşiklerle ilişkili nörolojik problemler de bipolar bozukluğa yol açabilir. Yaşam içinde duygu ve düşüncelerin iniş çıkışların olması, normal bir süreçtir. Hayatın getirdikleri ile beraber süreç boyunca duygu değişimleri yaşamak doğal bir süreçtir. Yaşam içerisinde öfkeli, neşeli, sakin, saldırgan, düşünceli ruh hali içinde ve duygusal dalgalanmalar ve inişli çıkışlı ruh hali içerisinde olmamız normal ve olması gereken bir süreçtir” dedi.
TINAZTEPE’Lİ Klinik Psikolog Bahar Dayan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yaşam içinde hedef ve isteklerimizi gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışıp yeni sosyal ortam, arkadaşlıklar, eğlenme daha iyi olabilme hepimizin hedefleri arasındadır. Zaman zaman işlerimiz yolunda gitmediğinde agresif bir tutum sergileyerek, üzülerek hayattan umudumuzu kaybedebiliriz. Bizler bu duygusal iniş çıkışları zaman zaman yaşarız ve sonrasında hayatımıza devam ederek kendi ideal benliğimizi oluşturmaya tekrar başlarız. Bipolar bozukluk hastalığı taşıyan kişilerde yaşamları bahsettiğimiz duyguların çok ötesinde olan aşırı karmaşık zıt kutup oluşturacak şekilde iniş çıkışlı olan bir ruh hali ve karmaşık bir duygu durumla geçer.
Bipolar bozukluğu olan kişi mani döneminde enerjik, aşırı hareketli, konuşkan, umursamaz, kendini güçlü gören bir tutum sergileyecektir. Bu dönemde alışveriş çılgınlığı veya impulsif riskli cinsel aktivite isteği oluşabilir. Sonra, birdenbire bu yükseklerde uçan ruh hali depresif çökün bir ruh haline dönüşebilir, sonrasında zıt olan ruh hali depresyon olarak karşımıza çıkar. Değersizlik duygusu, alkol ve uyuşturucu kullanımı, sürekli ağlama, keyifsizlik, huzursuzluk her zamankinden fazla tartışmaya girme, uykusuzluk, isteksizlik, suçluluk duyguları olarak karşımıza çıkar. Hastalarımızın bir çoğunda mani veya depresyon haftalarca, aylarca hatta yıllarca sürebilir, mani döneminde bu duygular uzun sürmez bir şekilde bu duygular artarak kötüleştikçe, tehlike ortaya çıkar. Kişi umursamaz davranışlarda bulunabilir, aşırı para harcayarak alışveriş yapabilir ve intihar (özkıyım) riski oluşabilir.
Bipolar bozukluk hastalığı olan kişilerde genetik kalıtımsal risk faktörü oldukça fazladır. Genetik olarak akrabalarının hiçbirinde bipolar bozukluk olmayanlarda hastalık görülme olasılığı %1-2 iken, birinci dereceden akrabasında (anne-baba veya kardeşlerinde) bipolar bozukluk olanlarda hastalığın görülme sıklığı %7-8’e civarındadır.
Bipolar Bozukluk İki Ayrı Dönem Olarak Karşımıza Çıkar
MANİK DÖNEM BELİRTİLERİ
Enerji ve motor hareket düzeyinde artış
Uyku ihtiyacında belirgin azalma hatta uyku gerekliliğini inkar etme
Yaygın dikkat dağınıklığı
Özgüven düzeyinde artış ve kendini olduğundan çok daha büyük görme
Keyif veren veya riskli olan davranışlara karşı dürtüsellik artışı (Çok fazla alışveriş yapmak, aşırı hızlı araba kullanmak gibi)
Manik dönemdeki bu enerji artışı, kişinin bu dönemde kendini son derece verimli, aktif ve ruhsal açıdan son derece iyi hissetmesini sağlayabilir. Bu durum kişinin tedavi ihtiyacını fark etmesini geciktirir ve dolayısıyla tanı almayı zorlaştırır. Depresif dönemde ise manik dönemin neredeyse tam olarak tersi yaşanır ve kişiler genellikle bu dönemde depresyon şikayeti ile hekime başvurur. Minör depresyon ile manik-depresif bozukluk arasındaki farkları saptayabilmek oldukça zordur ancak hastalığın doğru şekilde tanı alması ve erken dönemde tedavi edilmesi için kritik önem taşır.
DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ
Enerji düzeyinde belirgin azalma
Uyku ihtiyacında artış ve yorgun uyanma
Özgüven kaybı ve değersizlik hissi
Karamsarlık, umutsuzluk
Eskiden keyif alınan etkinliklerden keyif alamama hali
İştah düzeyinde belirgin artış veya azalma
Açıklanamayan fiziksel ağrılar
Ölüm ve intihar düşünceleri
Tüm bunlar depresyon durumunda ortaya çıkan yaygın belirtilerdir ancak bipolar bozukluk tanısı için yeterli değildir. Bipolar bozukluk tanısının doğru şekilde konulabilmesi için depresyon şikayeti ile başvuran her hasta, detaylı olarak değerlendirilmelidir.
BİPOLAR BOZUKLUK TEDAVİSİ
BİPOLAR bozukluk tedavi edilmesi gereken bir ruhsal bir hastalıktır erken teşhis edildiğin de hastalığın seyri iyi yönde tedavi edilecek ve iyileşme oranı artacaktır. Bipolar bozukluk yaşam boyu devam eden ve ön görülemeyen iniş ve çıkışları içeren bir duygu durum bozukluğudur. Eğer tedavi edilmezse bu iniş ve çıkışlar kişinin yaşamında yıkıcı etkilere neden olabilir. Hastalığı karakterize eden manik ve depresif ataklar kişinin normal, üretken bir hayat yaşamasını imkansız hale getirebilir. Bipolar bozukluk duygu durum değişimlerinin olduğu bir hastalıktır. başarılı bir tedavi süreci gerekmektedir. Yalnızca ilaç tedavisi yeterli olmayabilir ve tedavi etkili başarılı olabilmesi için hastalık süreci mani ataklarını ve depresyon semptomlarını iyi analiz etmek ve saptamak önemlidir. Klinik psikolog ve Psikiyatri ile beraber tedavi planlanması yapılır. Hastalık geçiren bireylerde süreç içersinde iletişimde olmak hastalığı yaşayan kişilerde aile desteğinin verilmesi ve beraber tedavi sürecinde hareket etmeleri tedavi için kıymetlidir. ilaç tedavisi ve psikoterapi beraber yürütülen tedavi hastalığın iyileşme oranını artıracaktır. Bipolar bozukluk tedavi süreci sabır gerektiren ve dolayısıyla aniden iyileşme gösteren bir durum değildir. Bu yüzden tedavi süreci ilaç doğru teşhis, psikoterapiyle beraber süreç sağlıklı bir zaman dilimine yayılmalıdır.”