“Sabır,kurtuluşun anahtarıdır.” Mevlana (k.s.)
Selamete açılan kapı sabırla basamakları tırmanmaktan geçer.Ve biliyoruz ki sabrın müdavimleri mü’min kullardır…
Madem ki Rabbimiz sabredenlerle beraberdir,o halde Rabbimiz’in bizi her an desteklemesini ve göstereceğimiz her sabır kırıntısına karşılık alacağımız mükafatı da hesaba katarsak,niçin bu yolda azim göstermeyelim değil mi ama…
Küçükten büyüğe her birimizin kader denen yazımızda ne kayıtlıysa yaşayacağımız her imtihanda irade gösterip, sebat ederek yürekli ve kararlı duruşumuzla başarıya yol almalıyız…
Kimi zaman Filistin’li ya da Gazze’li küçük bir çocuğun kurtuluşu bekleyen sorgulu bakışıdır sabır,kimi zaman açlığa terkedilmiş evsiz kalmış bir garibin gözyaşlarıyla ıslanan yanağına değen dualı elleri…Kimi zaman büyük bir gayret sarfederek hazırlandığı sınavın sonucunu beklemek,kimi zaman da bedenine musallat olmuş bir hastalığın pençesinden kurtulma umududur bir hastanın….
Öyle ya da böyle her kulun beklediği,sonunu bilmediği,ama tüm umutlarını Rabbi’ne bağladığı dönemdir sabrın adı….
O öyle bir kurtuluş yoludur ki,sırrına eren her kul bilir, ruhunda esen fırtınanın rüzgarını dindirebilmesi, Rabbi’nin sunduğu akıl iradesine imanının eşlik etmesiyle çözüme kavuşacaktır………
Akıl ve iman aynı paralelde tutulduğu müddetçe sabrı yakalayabilmek,sabrı yaşamak ve sonuca ulaşmak mümkün olur……
Sabrın anahtarı Kur’anla amel etmekten geçer,yani Rabbimiz’in emir ve yasaklarına harfiyen riayet etmekten geçer…
O halde demek oluyor ki, hem helal dairede yaşanması gereken ne varsa bunları yaşantımıza taşıyıp,nefsimizin ve lain iblisin fısıltılarına kulak kabartmayıp, tüm hataya sevk edici sebepleri elimizin tersiyle itmekten başka yapılacak bir şey kalmıyor geriye….
Ruhumuzu ve kalbimizi dinlendiren ve her bir manasıyla ufkumuzu açıp, sabır basamaklarında şuurlu bir yol aldıran her bir ayet-i kerime, durumumuza uygun seçilmiş her bir dua ve hangi sureyi hangi sıkıntımızın çözümü yolunda zikredeceğimize dair olan ilim, biz aciz kulları elbette içinde bulunduğumuz çaresizliklerden tutar çıkarır…Kutsal kitabımızın bir çok yerinde her türlü imtihana karşı sabrın kalkan görevi gördüğüne binayen ibareler vardır,demek oluyor ki Rabbimiz biz kullarının olaylara karşı imanımızdaki kuvveti ve kendisine olan aşkımızın derecesini görmek istiyor ve bakalım gerçekten kalü belada verdiğimiz sadece kendisine kulluk edeceğimiz konusunda ne kadar sadık kalacağız, bunu tespit etmek istiyor..
Nefis de lain iblis kadar sinsi ve tehlikeli bir düşman olduğuna göre, biz aciz kulların hangi konuya zaafiyet gösterebileceğimiz konusunda hem fikirdir ve gizli ya da açık şirklerin pençesine düşmemiz konusunda oldukça beceriklidir de…
Önemli olan biz mü’min kullar isek, o şirklerin neler olduğunu akılda tutarak tuzak mahiyetindeki bu günahlara düşmemek hususunda irademizde istikrarlı kalabilmek ve her tuzak karşısında yeterli feraseti gösterip,basiretli çözümlere erişmenin, sabrın yanında imanı da kuvvetli tutmaktan geçtiği kanaatinde kalabilmek…..
Madem ki selametin adresi sabır tohumlarının yeşermesini beklemekten geçiyor,o halde o tohumları serperken öylesine yürekli olmalı ki ve öylesine doğru kararların ışığında bir bekleyişin ardından çıkacak umut filizleri hayal etmeli ki, imanımızdan taviz vermeyecek bir sonuçla hedefe varalım…
Çünkü hepimiz de az çok biliriz ki, kurduğumuz hayaller de eğer Rabbimiz’in rızasına aykırı bir hedefi gösteriyorsa, bu sonuca erilse de hakkımızda hayırlı değil ise ve en önemlisi helal bir çerçevenin eseri değil ise, ektiğimiz tohumların zehirli oluşu bizi hüsrana sürükleyecektir…..
Günümüze kadar yaşamış peygamberlerin ve velilerin yaşam standartlarını ölçü almalı ve imani ve akli boyutta bu güne değin bizlere ışık olmuş alimlerin de tecrübelerinden dersler çıkarmalıyız..
Elbette ki o mübareklerin hayatları bizlerinkinden çok daha çileli geçmiştir,gelecek nesillere ışık kaynağı olabilmeleri açısından çok daha ağır imtihanlarla çarpışıp sabrın ve azmin en zirvesinde kalmayı başarmışlar ve hangi dualarla ve davranışlarla istikrarlı imanlarını sergileyeceklerini de itinayla ortaya koymuşlardır…..
Madem önümüzde bu kadar örnek var ve madem İslam fıtratıyla yaratıldık ve daha da önemlisi ne mutlu bizlere ki, müslüman ailelerin fertleri olarak dünyaya geldik,bu kadar kaynak varken imanımızı sabır denen anahtarımızla üzerimizde barındırıp, selamet kapısını açabilecek ferasete de yakın olmalıyız….
