Torbalı Basın Birliği yazarlarından Muhittin Cengiz “Korku(yorum)” başlıklı bir yazı kaleme aldı…
Korku insanın her zaman yaşadığı bir şey olmasına rağmen son sıralarda benim de kafamı ve hayatımı meşgul eden bir duygu olmaya başladı. Belki de yaşantımızı son sıralarda korku üzerine kurguladıkları içindir. Eskiden daha çok korkusuzduk, son sıralarda biz de korkar olduk.
Korku kendini çeşitli şekillerde gösterir. Diğer bir deyişle insan korkuyu değişik biçimlerde
yaşar. Korku (1) bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü (2) Kötülük gelme
ihtimali, tehlike (3) Gerçek veya beklenen bir tehlike duygusu olabilir.
Korku da nereden çıktı şimdi; diyebilirsiniz. Aslında korku son yıllarda hepimizin hayatını yönlendiren ve hizaya getiren bir duygu olmaya başladı. Her birimiz bir şeylerden korkar olduk.
Bazılarımız sermayemizi kaybetmekten korktuk. Bazılarımız sandalyemizi kaybetmekten korktuk.
Bazılarımız imkânlarımızı kaybetmekten korktuk ne bileyim her birimiz büyük-küçük bir şeylerimizi korumak ve kollamak için korkuyoruz.
Korkularımızı iyi anlayan ve şifresini çözenler de, bu korkularımızı kullanarak bizi istedikleri gibi yönetmeye çalışıyorlar. Çalışıyorlar demeyelim de; daha doğrusunu söyleyelim. Bizi yönetiyorlar diyelim. Hangi alanda yönetiyorlar? Yaşamın her alanında yönetiyorlar dersek yanlış söylemiş olmayız. İsterseniz çevrenize şöyle bir bakın bakalım, söylediklerim ne derece doğrudur göreceksiniz.
Bizi korkmamız gereken şeylerle korkutuyorlar.
Şöyle bir düşünelim, kim daha çok korkar! Fakire göre daha zenginler. Düşük maaş alana göre yüksek maaş alanlar. Sosyal statüsü düşük olana göre daha yüksek olanlar. İmkanları az olana göre daha fazla imkana sahip olanlar. Bir şeyi olmayanlara göre daha fazla şeyi olanlar vb. Bu örnekleri daha da fazlalaştırabiliriz. Örneklerin özeti olarak belki şöyle demek gerekir. Kaybetmeyi göze alamayanlar kaybetmeyi göze alanlara göre daha fazla korkarlar.
Korkunun ecele faydası var mı? Atalarımız korkunun ecele faydasının olmadığını söylemişler.
Bunu da ispatlamışlar. Korkunun sonu yok ki! Bugün sosyal mevkiini kaybetmekten korkarsın, yarın mal varlığını kaybetmekten, öbür gün işini kaybetmekten korkarsın. Korkmanın ve korkutmanın sonu var mı? Korkunun sonu insanın onurunu kaybetmesine kadar gider.