Birinci derece deprem bölgesi olan Türkiye’de depremlerin ardı arkası kesilmiyor. Deprem başta olmak üzere çeşitli sebeplerden yıkılan binalarda yapı konut kaskosu olması durumunda maddi kayıp yaşanmıyor.
SİGORTA ve kasko poliçeleri sahip olduğumuz taşınmaz veya araçlara olası kazalarda meydana gelebilecek zararları karşılamak için önleyici tedbir amaçlı yapılıyor. Yıllık veya aylık ödeme tutarlarına göre ödemeleri yapılan sigorta ve kaskolar sayesinde telafi edilemeyecek maddi zararların önüne geçiliyor. Ülkemizde genellikle motorlu taşıtlara yapılan kasko poliçeleri ev ve iş yerlerine yapılması halinde hayati önem taşıyor. Son günlerde artan depremlerin akabinde konut kaskolarının avantajları tekrar konuşulmaya başlandı.
“DEPREMLERDEN DERS ÇIKARTMALIYIZ“
DEPREM riskinin en fazla olduğu İlçede acil durumlar için herhangi bir önlem alınmazken sigorta poliçelerinde doğal afet paketlerini seçenlerin sayısı da yok denilecek kadar az durumda. Sigortacı Bekir Söyler konut paketinin kapsam alanlarına ve hangi zararları kapsadığına ilişkin “Ülkemizde kasko ve sigortalar sadece motorlu taşıtlara yapıldığına dair bir algı var. Vatandaşlar sadece araba veya motosikletlerine güvence veren paketler yaptırıyor. Konutlara ve iş yerlerine sigorta ve kasko yapanların sayısı oldukça az. Depremde ya da herhangi bir yapı sorununda binaların yıkılacak olması durumunda bina sahiplerinin evlerini almak için ödedikleri paraları da gidecek. Bu tip durumlarda vatandaşların eğer konut paket sigortaları zamanında yapılmış olsaydı kimsenin maddi zararı olmayacaktı. Uzmanlarında belirttiği gibi birinci derece deprem bölgesi olan ilçede her an büyük bir deprem olabilir. Konut paket sigorta poliçeleri: deprem ve yanardağ püskürmesi, dâhili su, yer kayması, araç çarpması, fırtına, duman, kar ağırlığı çok fazla detaylı kalemi kapsıyor. Kredi çekerek yahut büyük borçlarla alınan yapılarınızı riske atmak yerine konut kaskosu yaptırın başınız ağrımasın “ diyerek vatandaşlara uyarılarda bulundu.
